21 Ocak 2010 Perşembe

TEKEL DİRENİŞİ NEDEN ÖNEMLİ?


Türkiye’yi önce zihnen bölen sonra derin kamplara ayıran kurgusal denklemin dışında bir yerde durmasından.
Tekel direnişinin sendikaların örgütlediği yapay/tepkisel bir hareket olmadığı ortaya çıktı.
Referandum yaptılar, “Tamam mı? Devam mı?” dediler...
8180 işçi oy kullandı. 8150’si, “Devam, ulan...”dedi, “İnadına, devam”.
Bir başka kıymetli ayrıntıyı da atlamayın.
Direnen bu işçilerin ezici çoğunluğu AKP’ye oy veren dokuya ait...
Yani, ”Ayol, provokatif solcular bunlar...”diye şablona hapsederek önemsizleştiremeyeceğiniz sahici bir dinamiğe sahipler.
Geçen gün Taraf’ı aramışlar: “Bizim hakkımızda neden yazmıyorsunuz?”
Yayın organında gıcır köşesine kurulu dolma yutturulmuşlardan biri de o soğukta direnen işçileri paylamış,“Siz kolay muhalefet yapıyorsunuz...Bizim gibi askere karşı çıkarsanız doğrusunu yaparsınız. AB komiserlerini de çağırın...”
Sersemlik bazen gülümsetiveriyor...
Bu direniş dip dalgasıdır.
Misyonunuzun zihinlerde bulanıklık yaratan etkileri kendini haykıran gerçekleri iptal etmez.
Bu sonuna kadar haklı bir itirazdır. Ve, sahicidir...
Bakın direnen bir Tekel işçisi ne diyor?
“Siz Tekel işçisinin ne yaptığını görmek için yanımıza gelmiş olsaydınız bizim hangi bilinç düzeyinde olduğumuzun farkına varabilirdiniz. Biz sistemin diğer dişlileri olan CHP, MHP, DP, Saadet Partisi gibi partilerin bizim ne kadar yanımızda olabileceğinin farkındayız. Fakat onlar her şeye rağmen bu siyasi iktidarın köleleştirmeye çalıştığı işçilerin yanına gelerek bize desteklerini, bir çorba, bir çay ile sunmuşlardır.
(...)
Yazınızda değinmediğiniz tek konu AKP hükümetinin politikaları… 87 Yıllık Cumhuriyet tarihimizde en kötü hükümetlerin bile bir tuğla koyarak yaptığı bütün katkıları AKP’nin 7 yıl içinde yıkıp yok ettiğini ve emperyalist güçlere teslim ettiğini göremeyecek kadar körseniz, lütfen o elinizdeki kalemi bırakıp dışarı çıkın ve olan bitene bir göz atın. Hala bir şey anlayamadığınız takdirde buyurun gelin. Bu küçümsediğiniz ve dalga geçmeye çalıştığınız işçi sınıfının inanıyorum size öğreteceği çok şeyler olacaktır.”

Tekel işçisinin haklı direnişi tarihi önemdedir...Neden?
Bu savuran kavşakta, bize referans halatlarımızı fırlatacağımız babalar gibi yalın gerçekler sunuyor da ondan...
Orada direnenler arasında Kürtçe konuşan da var. Türban takan da...
Orada direnenler Türkiye mağduriyetinde eşittir. Kimlik değil, öteki değil, “biz” vardır.
Tıpkı, “kozmik hakimi takip” iddiasıyla durdurulan iki askeri araçtaki personelin durumu gibi...
”Askere giden erlerin hizmetçi olarak kullanılması” gerçeği ortaya saçılmadı mı?
Günlerdir kozmik oda konuşuyor Türkiye, kamplaşıyor...Ama tek bir gerçeği konuşmuyor. Vicdanımız; Umur Talu yazmasa kimse gözünün önünde olan gerçeği göremeyecek. Bu ülkede askerlik görevini, suç olmasına karşın, hizmetli olarak tamamlayan, sürdüren personel var.
Umur Talu, haberi göbeğinden yakalamış soruyor:
“Başta generaller, Silahlı Kuvvetler’de kaç kişi fiilen bu suçu işliyor? Bugüne kadar kaç subay, astsubay 114’ten mahkûm oldu? Burada (veya orada) cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti geçerli mi?”
Tekel işçisinin gerçeği gibi çırılçıplak ortada...
Gelin bunları manşetlere taşıyalım. Halkı uyandıracak sömürülerin peşine düşelim...
Yoksa yemişim sizin “cumhuriyetçi”liğinizi, “demokrat”lığınızı, “özgürlükçü”lüğünüzü, “halkçı”lığınızı, “insan hakları ve demokrasi” havariliğinizi...

TEKEL DİRENİŞİNİN MİTİNG VİRAJI


Hipodroma ulaştığımda manzara gerçekten görülmeye değerdi. Türkiyenin dört bir köşesinden gelen 700 otobüsten inen işçiler pankartlar altında toplanmaya başladı. Kortej gayet intizamlı bir ritimle şekillendi. Türk-İş Başkanları kortejin önünde yerini aldıktan sonra onbinler Sıhhiye meydanına doğru yürümeye başladı.
Bu arada Tekel işçileri de oturma eylemi yaptıkları Türk-İş’in önünden miting alanına doğru hareketlendi. Kortej, çocuk ve kadınlar önde yürümeye başladı. Bu arada Ankara’nın çeşitli yerlerinden farklı gruplar da meydanda yerlerini aldı.
Tekel işçilerinin ellerinde limon olması ise dikkat çekti. Abdi İpekçi Parkındaki saldırıya karşı sessiz bir tepkiydi bu...
Kürsüye Tek Gıda İş’ten Hatice Tören çıktı ve mücadelelerini son derece duygusal bir konuşma ile işçilere anlattı.
İtfaiye İşçileri adına konuşan Şenol Karlakuş AKP iktidarını hedefe oturttu. Önceki gece İstanbul’da yapılan ‘2010 Kültür Başkenti Kutlamaları’na harcanan milyonlara vurgu yapması dikkat çekti.
Şeker-İş adına Sema Akyol’un “Şeker’deki tehlikeyi” anlatmasından sonra kürsüye Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu çıktı.

KIRILMA ANI: ALİŞAN MI, EKMEK Mİ?

Türk-İş dışında DİSK, KESK, TTB ve benzeri kuruluşların temsilcilerini kürsüde gören Tekel işçisinde ise bir genel grev kararı açıklanacağı beklentisi oluştu.
Ancak oldukça yuvarlak cümlelerle genel ifadeler kullanan Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’nun konuşmasının hemen ardından Alişan konserinin anons edilmesi ise bardağı taşırdı...
“Biz buraya şarkı türkü dinlemeye gelmedik...Genel grev kararı nerede?” diyerek kürsüye fırlayan Tekel işçilerini Tek Gıda İş’in Şube Başkanları güçlükle sakinleştirdi.
Mitingin sonunda yaşananlar Tekel işçisinde bir moral bozukluğu ve öfke yarattı.
Tekel işçisi Nilüfer Laçin tepkilerini şöyle dillendirdi:
“Bu kadar insanı toplayıp bu kadar boş konuşması bizi delirtti...Genel grev kararı bekliyorduk. Aynı boş sözleri devam ettirdi. Bu iş Kumlu tarafında olduğu müddetçe biz kaybederiz...Bize destek vermedi...”
Tekel işçileri Sakarya caddesine döndükten kısa süre sonra birkaç arkadaşlarının rahatsızlanarak ambülansla hastaneye kaldırılması üzerine Türk-İş binasına girdi. Kısa süreli bir arbede yaşandı...”Kumlu istifa” sloganları üzerine Mustafa Türkel balkona çıkarak bir konuşma yaptı. Bu satırları kaleme aldığım saatte işçiler halen Türk-İş binasındaydı.

TEKEL İŞÇİSİNİN YÜKÜNÜ PAYLAŞMAK
Bu hayal kırıklığına neden olan ruh halini iyi anlamak lazım.
Ankara, Sakarya dün sabah itibarıyla bir çadır kente dönüştü. Her vilayet, her fabrika, destek veren her grup bir çadırda toplaştı...Ateşler yakıldı. Geceyarıları halaylar çekiliyor, horonlar tepiliyor...
Esnaf inanılmaz bir özveriyle destek veriyor. Ankara halkı ise adeta Tekel işçisinin lojistiği haline geldi...Kimi zaman yemek, kimi zaman yatacak yer sağlıyor. TTB, Türk-İş’in altında bir revir oluşturdu. Şimdiden tıka basa dolu...
Tek Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel’le miting öncesi sohbet ediyoruz, “Omuzumuzdaki yük çok ağır”diyor, “Tekel işçisinin direnişi tüm Türkiye’nin, hemen her kesimin hak arama mücadelesinin sembolü haline geldi...Yarın açlık grevine başlıyoruz...Sayın Baykal ve Sayın Bahçeli’den randevu istedik. BDP destek veriyor...Tekel işçisinin bu ağır yükünü artık paylaşmalıyız. Herkes destek vermeli...”
“Ölüm orucu kararı ne oldu?” diyorum...
“Tabipler Odası bizi uyardı...Tekel işçisi şeker ve B vitamini olmadan ölüm orucuna yatacaktı. Bu duruma insan bedeni en fazla bir hafta dayanabiliyormuş. Son derece ağır olacağını ve ölümlerin başlayacağını söylediler. İşçimiz bir hak arama mücadelesinde ama böylesi sertlikte bir eylem psikolojileri çökertir. Nihayetinde ekmek kavgasında sıradan insanlarız...Madem Türkiye Tekel işçisine destek veriyor...Siyaset, sivil toplum, örgütler desteğini vermeli.”diyor.

TEKEL DİRENİŞİ NEREYE GİDİYOR?
TOP BAYKAL VE BAHÇELİ’DE...

Tek Gıda İş Sendikası Başkanı Mustafa Türkel’in eylem planı an be an şekilleniyor...Dün mitingte yaşananlardan sonra yeni bir durum değerlendirmesi yapıyorlar...
Ancak ortada şöyle bir tablo var. Tekel işçisi 36 gündür eylemde... Mitingte Türk İş Başkanının konuşması işçide bir hayal kırıklığı yarattı ama kararlılık sürüyor. Türkiye muhalefetinin ağır yükünü Tekel işçisinin sırtından almak gerektiği inancındalar.
Bu nedenle CHP ve MHP Genel Başkanlarından randevu talep edildi ve siyasi partilerin de direnişe destek vermesi gerektiği söylendi.
Bugün CHP ve MHP de destek verirse Tekel işçisinin direnişi tam anlamıyla Türkiye meselesi olacak. Zira üç parti(BDP, CHP ve MHP) meclisi kilitleyebilir...İlk kez bir konuda; bu konuda mutabakat sağlarlarsa Tekel işçisinin yaktığı ateş büyüyebilir.
Şayet siyaset destek olmazsa? O halde bu yük 10 bin tekel işçisinin ve ailelerin sırtında kalacak...Süreç keskinleşebilir...
Zira işçi kararlı...Bu kararlılığı Sakarya caddesinde bir gece geçiren herkes görebilir.
Bu arada çok önemli bir bilgi de şu: AKP grubu içinde Tekel işçilerine destek veren milletvekilleri var. Bu milletvekilleri de ağırlıklı olarak güneydoğu kökenli.

SON SÖZ

Siyasetin ne yapacağı, işçinin genel grev beklentisinin uygulama imkanının olup olmadığı ve başka birçok şey tartışmaya muhtaç.
Ancak tartışılmayacak tek bir şey var...Tekel işçisi Ankara’nın soğuk betonlarına umut ekiyor. Taş beton inadına sıcak filizler veriyor...
İşçinin inancı umudun güneşi.