29 Kasım 2009 Pazar

DUBAİ’Yİ ERGENEKON ÇÖKERTTİ.

Yıllar önce Pakistan’ın ilk özel haber kanalı GEO TV’yi kurmak için Karaçi’ye gitmiştim. CNNTURK’ü kuran Amerika’lı çekirdek ekip birkaç aylığına beni danışman olarak çağırmış ve Pakistan yollarına düşmüştüm.
Tamamı “expat”lardan oluşan bir ekibin üyesiydim. Bazıları Musevi, bazıları Amerikalı, bazıları Güney Afrikalı, bazıları Norveçli; tıpkı o Hollywood filmlerindeki (Ocean’s Eleven, Mission Impossible,vs) gibi konusunun uzmanı, arıza tiplerden oluşuyorduk.
Karaçi’de uzun namululu korumalarla dolaşmaya zorunluyduk.
Bırakın geceleri gündüzleri bile en basit alışverişleri yapmaya çarşıya çıkışımız çok sert protokollere tabiydi.
Müslüman ve Türk olmak beni fazlasıyla bunaltmıştı.
Zira, Pakistan’da Türk olmak inanamayacağınız bir özgürlüktür.
Neyse, aradan aylar geçti ve Dubai’ye gidecek ekibe seçildim.
Asıl takım oraya gitti ve ana yayın stüdyolarını kurmaya başladık.
Tam da o günlerde Dubai yükseliyordu.
Anlatılamaz bir ihtişamla giydirilmiş; enerjik, vizyoner, gelecek yüzyılın tüm yükselen değerlerini vaat eden Dubai baş döndürücüydü.
Kaldığım otelin tam karşısında Palm inşaatı yeni başlamıştı.
Kısıtlı tatil günlerimden birinde araba kiraladım ve o dev alışveriş merkezlerini dolaşmak için yollara düştüm.
Air Condition’lı arabamla otobanda giderken sağ şeritte bir otobüsü yavaş yavaş geçmeye başladım.
İster istemez kafamı çevirdim ve camları açık o tuhaf otobüste bana boş; bomboş gözlerle bakan onlarca insanı fark ediverdim. Ayağımı gazdan çektiğimi anımsıyorum. Yavaşladım...
O otobüsle aynı süratte giderken, o dayanılmaz çöl sıcağında camları açık bu otobüste tek tip giyinmiş bunca yanık tenli insanla göz göze geldim.
Tek tek gözlerine; hallerine bakmaya başladım.O kadar sarsıcıydı ki...
Ertesi gün, o uçsuz bucaksız çöle serpili dev tesislerin; şantiyelerin, beşyıldızlı otellerin, alışveriş merkezlerinin etrafındaki palmiyelerin gölgelerine sığınmış insan lekeleri dikkatimi çekmeye başladı.
Dubai işte tam burada yükseliyordu.
Dubai; ortadoğu’nun bu nadide incisi yoksul ülkelerden gelen yoksul amelelerin terlerinden inşa oluyordu.
Bakan gözlere kendini vaat eden “yükselen değerler”.
Gören gözlere ise “insanlığın yüzkarası” bir tablo.
O sıcağı ve nemi size nasıl anlatabilirim ki?
İslam’ın kendini iptal ettiği o dünyayı nasıl tasvir edebilirim?
O dayanılmaz sıcak ve nemde saatlerce çalışmanın ne demek olduğunu?
Mesai bittiğinde otobüslere binip, cehennem sıcağında, kontrollü gettolara transfer edilmenin ağırlığını?
“Modern hapishaneler”e giderken yanınızdan geçen Ferrari’lerin, jeep’lerin içindeki zengin Araplar’ın kaçamak bakışlarına bakmaya mecali olmayan Müslümanlar’ın halini?
Dubai benim için İslam’ın iflasıdır.
“Küreselleşmeye eklemlenmiş İslam’ın sonu Dubai olacaktır” dediğimi hatırlıyorum.
Bugün Dubai batıyor.
Batmalı.Ve elbette batsın.
“Faiz haramdır” diyemeyen her mürşid ve her müridi batmaya mahkumdur.
Bunu haykıramayanlar azade değil.
Dubai bugün değilse yarın; onun benzeri rejimler ve ruhunu satmış sahte iktidarlar kesinlikle çökecek.
Müslüman kardeşlerini sömüren, Irak’ta milyonlarca insan, kadın çocuk demeden katledilirken sesini çıkarmayan ve işine bakan, paradan para kazananlar çökecek.
Vahşi liberalizme iman et sonra “Allah” de!...
Allah senin belanı verir.
Önce bu dünyada sonra ahirette...
Ben demiyorum...Kur’an diyor...
Ah, pardon, belki Ergenekon’cular diyordur...
Zaten Dubai’nin bu acı verici ve şaşırtıcı çöküşü de Ergenekon’un planlarından biriydi...
Henüz ele geçmedi. Yakında bir bilgisayarın hard disc’inde şemasıyla çıkar. Şüpheniz olmasın.

1 yorum:

Ümit Kurt dedi ki...

Bence de batmalı ve batsın.